Her biri birbirinden kıymetli saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler ve sevgili kardeşlerim. Sözlerime başlamadan önce sizlerle birlikte bu anlamlı günde birlikte olmaktan duyduğum mutluluğu dile getirerek her birinizi saygıyla selamlarım.
Bugün 29 Nisan 2023 Cumartesi bizler bugün burada üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Güney Azerbaycan Türkleri Üçüncü Formu için bir aradayız. Bu anlamlı günün düzenlenmesinde emeği geçen her kese teşekkürlerimi sunarım.
Bugün buraya gelmeden önce fikir alış verişinde bulunmak için görüştüğüm Güney Azerbaycanlı Soydaşlarımızın sizlere selamını getirdim. Serin sulu bulaklardan, atalardan babalardan Ağ birçekli analardan Dede Korkut’un diyarından, Köroğlu’nun nigarından, Setter Han’ın hünerinden, Şehriyar’ın şeherinden, Dan Ulduzlu seherinden, Akkoyunluların otağından, Karakoyunluların obasından, Sakaların yaylaklarından, Tomris Hanım’ın at sürüp kılıç kuşandığı yaylaklardan size selam getirmişem. Buradan da Türklüğün atar damarı Güney Azerbaycan’a selam olsun. Güney Azerbaycanlı analara, babalara, bacılara, kardeşlere, dedelere, nenelere selam olsun.
Saygıdeğer katılımcılar yüksek müsaadenizle birkaç cümle ile sizlere kendimi tanıtmak isterim. 1914 ler de Türk nüfusuna karşı büyük soykırımların yapıldığı Kafkaslardan ( Dağ Arığdan Ahırkelekten ) 1920 li yıllarda Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan sürgün edilen ailelerin üçüncü kuşak çocuklarından biri olarak 1978 tarihinde Kars’da dünyaya gelmiş öz ve öz hem Azerbaycan hem Karapapak Türkü ailelerin bir çocuğuyum. 1914 lü yıllar derken tabi o yılların travmasını, vahşeti yaşayan insanların anıları vatan özlemleri ile büyümüş bir kişi olarak dünyaya haykırıyorum. Bizlere 1914 lü yıllarda ve daha öncesinde yaşattığınız soykırımları, bizlere karşı işlediğiniz insanlık suçlarını bugün yaşadığımız yüzyılda Güney Azerbaycanlı Soydaşlarımıza yaşatmanıza asla ve asla müsaade etmeyeceğiz. Egoman devletlerin, emperyalist devletlerin kuklası sözde iran rejimi sana haykırıyorum 100 yıl önce aynı hayatta oyun oynayan, toy eden dedelerin torunlarıyız. Sınırın ötesinde bıraktığımız öz ve öz kardeşlerimize uzattığın o kirli eli kıracağız.
Türkiye’ye göç ettiğimiz o yıllarda bizlere sahip çıkan mensubu olduğum Büyük Türk Milletine, ve Yurttaşı olmaktan büyük gurur duyduğum Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Türk tarihinin duayen devlet adamı, yenilmez komutanı sarı saçlı mavi gözlü Bozkurt’a Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz minnettarlığımı teşekkürümü sunarım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Azerbaycan Devleti arasındaki bu güçlü bağ işte böylesine yüce bir lider tarafından sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Türk Milletinin Atası Atatürk kurduğu topraklara sığınan hiçbir Türk’e sığınmacı, göçmen vb yakıştırmalar yapmamış tarihin bize emaneti kardeşlerimiz diyerek sahip çıkmıştır.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir. Bugün Güney Azerbaycan’da yaşattığınız o keder bizim kederimizdir o kederi biz de yaşıyoruz.
Kirli ağızlarından Hz Hüseyin, Hz Ali, Hz Hasan isimlerini düşürmeyen ancak Yezid’in dünyadaki kopyası olan sözde din adamları çekin kirli ellerinizi benim kardeşlerimiz üzerinden.
Konuşmamda keder dedim ya Azerbaycan’ımın Ata Yurdumun kederi. Şimdi kısa başlıklar halinde sizlere Güney Azerbaycan’ın kederinden, kederimizden bahsedeceğim.
- Malumunuz geçmiş yıllarda Ülkemizin özellikle Ege ve Akdeniz illerinde orman yangınları oldu. Güney Azerbaycan’da yaşayan bir soydaşımız yaşadığımız bu kederli günlerden duyduğu üzüntüyü dile getirmek için sosyal medya hesabında bir video yayınlıyor. Kendisinin çektiği ve konuşmacı olduğu videoda duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Türkiye’ye ve Türk Ulusuna geçmiş olsun dileklerini iletmiş. Vay sen misin Türkiye’ye üzülen sebepsiz bir şekilde gözaltına alınıyor. Maalesef uğradığı işkence nedeniyle yarı felç bir şekilde yaşamını sürdürüyor. İran diye adlandırılan yerde Türkiye sevgisi yasak.
- Güney Azerbaycan’da yaşayan bir öğretmen. Eski unutulmaya yüz tutmuş Türkçe kelimelerden ve eski örf ve adetlerden derlediği bilgileri bir kitap haline getiriyor. Bu kitabı köylerde, şehirlerde yaşayan Türk aileler ile paylaşıyor. Vay sen misin Türkçe kitap yazan sebepsiz bir şekilde gözaltına alınıyor. Bildiğim kadarıyla halen tutuklu. İran diye adlandırılan yerde Türk olmak yasak.
- Düşünce suç düşünmek de suç Türkçe düşünmek de suç. Türk tarihi, Türklük kavramlarında sözü olan herkes tutuklu. İran diye adlandırılan yerde Türkçe düşünmek yasak.
- Üniversitelerde Türk Edebiyatı, Azerbaycan Edebiyatı bölümleri birkaç yıl önce kapatıldı. İran diye adlandırılan yerde Türkçe okumak yasak.
- Hepimizin bildiği gibi yakın zamanda iran diye adlandırılan yerde bazı gösteriler oldu. İnsanlar en demokratik hakları olan taleplerini en insani şekilde gösterilerle dile getirdi. Bu gösteriler basında ve sosyal medyada adı sıkça geçen Mahsen Amini isimli bir kız çocuğunun ölümüyle başladı. Etnik kimliği inancı kim olduğu bizler için hiç önemi yok. O bir insandı ve bir kız çocuğuydu. Yaşının verdiği bir heyecanı yaşıyordu. Özgürce giyinmek özgürce yaşamak istiyordu. Polis tarafından gözaltında işkence ile öldürüldü. Düştü başını betona çarptı beyin travmasından öldü dediler. Öldürülen onlarca kız çoğundan birinin adını anmak istiyorum. Hadis Najafi 23 yaşında bir kız çocuğu bizden biri Türk kızı. Vücudundan onlarca kurşun çıktı. Sadece iki kelime etmişti. İnsanca özgürce yaşamak istiyorum. Cenazesini almaya giden yüreği yanan bir anne. O da işkenceden aşağılık sistematik saldırıdan nasibini alıyor. Benim kız Kardeşim Hadis bir gün çok yakında tam bağımsız Güney Azerbaycan Devletinin şehirlerine, onlarca çocuk parkına, vücudundan çıkan kurşun sayısı kadar kız çocuklarının özgürce koşup oynayacağı senin ismini taşıyan çocuk parkları kuracağız. Sana sözümüz olsun. İran denen yerde kız çocuğu olmak, özgürce yaşama isteği yasak.
- Bir kardeşim ile görüntülü sohbet ediyorum. Bana odasından sandıkta sakladığı Atatürk resmini gösterdi. Yanında bir de araçlarımıza yapıştırdığımız Atatürk imzası sticker var. Sandıkta saklıyor. Araban yok mu yağıştır dedim. Bana dediği abi sen ölmemi mi istiyorsun. Burada elinde Atatürk resmi ağzında Atatürk ismi görseler asarlar. Sana söz veriyorum kardeşim bir gün çok yakında başkent Tebriz’in en büyük meydanına Atatürk heykeli dikeceğiz. Ve önünde seninle birlikte Atatürk adına şarkılar söyleyeceğiz. Sadece Atatürk heykeli mi Güney Azerbaycan’ın her şehrine Mehmet Emin Resulzade’nin, Ebulfeyz ElçiBey’in, Babek’in, Tomris Hatunun, Dede Korkut’un, Haydar Aliyev’in heykelleri ile süsleyeceğiz. Seninle birlikte emperyalist ve egoman ülkelere ve de onların kuklalarına birlikte haykıracağız. İran denen yerde Atatürk ismi yasak.
- İran diye adlandırılan ülkede kendilerinden olmayan her etnik kimlik ölümle burun buruna yaşıyor. Korkmayın hangi inançtan hangi etnik kimlikten olursanız olun mekanın sahipleri geliyor. Hep birlikte tıpkı eskiden olduğu gibi kardeşçe yaşam geliyor, adalet geliyor, huzur geliyor. İran diye adlandırılan yerde insan olmak yasak.
- Kederin olduğu bölgede bu insanlık dışı tutumdan sadece insanlar olumsuz etkilenmiyor. Dünyanın üçüncü büyük tuzlu su havzası Urmi Gölü kasıtlı bir şekilde kurutuldu. Yetmedi gölün tuz kalıntıları Türk köylerine püskürtülüyor. Amaç Türk nüfusunun yoğun yaşadığı yerleri farklı bölgelere dağıtmak, bir birinden ayırmak, asimile etmek. O göl kuruduğunda orada yaşayan tüm canlılar öldü ölüyor. Onlar da korkmasın Türkler geliyor. Hepsinin hesabı sorulur. Öldürülen tüm balıklar, turnalar, börtü böcek bitkiler sizin de uğradığınız zulüm karşılıksız kalmaz. İran denen yerde canlı olmak yasak.
- İran da Türk demek bir hakaret söylemi olarak kullanılıyor. Kızdıkları zaman, sevmedikleri bir insana Türk deniyor. Orada yaşayan soydaşlarımız ……. Türk diye çağrılıyor. Bunu bir çok soydaşımızdan duydum. Bizim milli marşımız Korkma ! ile başlar. Sakın ola korkmayın çekinmeyin ve de üzülmeyin. Herkes laik olduğu şana kavuşacak. İran denen yerde kimlik yasak.
- Türkiye sınırına çok yakın Türk şehirlerinin etrafı çevriliyor. Suriye ırak Ermenistan gibi otoritesi bozulmuş kontrolün sağlanamadığı yerden getirdikleri terörist gruplarla bir set oluşturuluyor. Oraya isterseniz çin seddini koyun, müttefikiniz çinliler size anlatmamış olmalı ki buna cesaret edebiliyorsunuz. Biz ki Teoman’ın Mete’nin çocuklarıyız oraya ne seddi kurarsan kur delip geçeriz. Senden önce suriye, ırak nasıl ki bu guruplarla senin gibi illagel işler çeviriyordu. Onların akıbetini gördün seninki ondan farksız olmayacak. Bu terörist gruplarla insanlara baskı uyguluyorsun ya. Akıbetin gideceğin yer doğanın kanunu şaşmayacak. İran denen yerde terörist olmamak suç.
- Sözde rejiminin kontrolünde sınırların içerisinde Urmi Şehrinde Arefiyan adında hastaneni ne amaçla kurduğun biliniyor. Orada olmasak da gözümüz kulağımız orada. İçerde dönen tüm dolapları, kimlere ne hizmetleri sunduğunu görüyoruz, izliyoruz. İran diye adlandırılan yerde evrensel hukuk kuralları yasak.
- Güney Azerbaycanlı bir çok soydaşımız yurtlarından, topraklarından, anne babalarından uzak ülkelere sürülmüş ya da gitmek zorunda bırakılmış. Sebepli sebepsiz bir çok genç insanımız farklı ülkelerde zor şartlarda yaşıyor. Bir gün çok yakında sürgünde yaşam mücadelesi veren kardeşlerim anne babanıza kavuşacaksınız. İran denen yerde kendi yurdunda yaşamak suç.
Saygıdeğer katılımcılar daha söylenecek çok söz var ancak vaktinizi almak istemem zamanı geldiğinde hepsini dile getireceğim. Dünya, insanlık kimin ne olduğunu görecek öğrenecek.
Sana sesleniyorum malum şahıs değil 4 dublör 400 dublör kullansan da işlediğin insanlık dışı suçların cezası kalmayacak.
Şimdi bir kaç madde ile biz Türkiye olarak neler yapabiliriz bunları sıralamak istiyorum. Yüksek müsaadenizle.
- Güney Azerbaycan’dan gelen soydaşlarımıza sığınmacı, mülteci vb söylemlerde bulunmayacağız. Tarihin emaneti öz ve öz kardeşlerimizdirler.
- Güney Azerbaycanlı soydaşlarımızın sosyal, ekonomik her türlü imkanın sağlanabileceği bir vakıf kurmalıyız.
- Güney Azerbaycanlı soydaşlarımızı, farklı mücadele hareketlerini bir çatı altında toplamalıyız.
- Türkiye’de eğitim gören soydaşlarımızın maddi sorunlarını ortadan kaldıracak çözümler bulmalıyız.
- Güney Azerbaycan’ın sesi olacak TV radyo kanalları ve yazılı basın yayın organlarını kurmalıyız.
- Güney Azerbaycan’da yaşanan dramı tüm dünyaya duyurmalıyız. Toplu ve güçlü bir şekilde insan hakları örgütlerini en üst düzeyde harekete geçirmeliyiz.
- Güney Azerbaycan’ın özgürlük harekâtını sadece Türkiye ve Azerbaycan ile sınırlı tutmamalıyız. Tüm Türki Cumhuriyetlerde, seminerler, toplantılar düzenlemeli ve teşkilatlanmalıyız.
Saygıdeğer katılımcılar kısa dedim ama uzun bir konuşma oldu. İnanıyorum yararlı olacaktır. Mesaj yerini bulacaktır. Farkındalık oluşturacağız.
Güney Azerbaycan derken sadece Azerbaycan Türkleri için değil aynı hassasiyeti Kaşgaylar, Horasanlar, Türkmenler, Sungurlar, Kazaklar, Karapapaklar, Ebiverdiler, Özbekler için de gösteriyoruz.
Azerbaycan’ın Kuzeyi yada Güneyi şunu çok iyi bilgin Azerbaycan’ın sadece İstanbul ve Kars konsolosluğu yok. Türkiye’de bilinen 6milyon Azerbaycan Türk’ü var. Buda şu demektir Türkiye’de 6milyon Azerbaycan konsolosluğu var. Azerbaycan sahipsiz değildir.
Son olarak Güzey Azerbaycan’ın asil insanlarını, yurt dışında vatanından uzak yaşayan her bir soydaşımı, Güzey Azerbaycan’da yaşayan dostlarımı, kardeşlerimi, anne babalarımı, nene dedelerimi, ağabeylerimi, bacılarımı beni tanıyan tanımayan herkesi, ve siz saygıdeğer katılımcıları selamlıyorum.
Yaşasın tam bağımsız Güney Azerbaycan Devleti !